Organik Tarımın 4 İlkesi
15-01-2021
12:12
Sağlık, Ekoloji, Adalet ve Bakım İlkeleri, organik tarımın büyüdüğü ve geliştiği köklerdir. Organik tarımın dünyaya yapabileceği katkıyı ve küresel bağlamda tüm tarımı iyileştirme vizyonunu ifade ediyorlar. Organik harekete ilham vermek için birbiriyle bağlantılı etik ilkeler olarak oluşturulmuştur ve tam çeşitliliği içinde, konumlar, programlar ve standartlar geliştirmemize rehberlik ederler.
Sağlık, canlı sistemlerin bütünlüğüdür. Bu sadece hastalığın yokluğu değil, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ekolojik refahın sürdürülmesidir. Bağışıklık, dayanıklılık ve yenilenme sağlığın temel özellikleridir. Organik tarımın rolü, ister çiftçilikte, ister işlemede, dağıtımda veya tüketimde olsun, topraktaki en küçüğünden insanlara kadar ekosistemlerin ve organizmaların sağlığını sürdürmek ve iyileştirmektir. Özellikle organik tarım, koruyucu sağlık bakımına ve refaha katkıda bulunan yüksek kaliteli, besleyici gıda üretmeyi amaçlamaktadır. Bunun ışığında, sağlık üzerinde olumsuz etkileri olabilecek gübre, böcek ilacı, hayvan ilaçları ve gıda katkı maddelerinin kullanımından kaçınılmalıdır.
Organik tarım yaşayan ekolojik sistemlere ve döngülere dayanmalı, onlarla birlikte çalışmalı, onları taklit etmeli ve sürdürmelerine yardımcı olmalıdır. Bu ilke canlı ekolojik sistemler içinde organik tarımı temel alır. Üretimin ekolojik süreçlere ve geri dönüşüme dayalı olacağını belirtir. Beslenme ve esenlik, belirli üretim ortamının ekolojisi aracılığıyla sağlanır. Örneğin, mahsul söz konusu olduğunda bu canlı topraktır; hayvanlar için çiftlik ekosistemidir; balıklar ve deniz organizmaları içinse su ortamıdır.
Organik tarım, pastoral ve yabani hasat sistemleri doğadaki döngülere ve ekolojik dengelere uymalıdır. Bu döngüler evrenseldir ancak operasyonları sahaya özeldir. Organik yönetim, yerel koşullara, ekolojiye, kültüre ve ölçeğe uyarlanmalıdır. Çevresel kaliteyi sürdürmek, iyileştirmek ve kaynakları korumak için yeniden kullanım, geri dönüşüm ile malzeme ve enerjinin verimli yönetimi yoluyla girdiler azaltılmalıdır. Organik tarım, çiftçilik sistemlerinin tasarlanması, habitatların oluşturulması, genetik ve tarımsal çeşitliliğin sürdürülmesi yoluyla ekolojik dengeye ulaşmalıdır. Organik ürünleri üreten, işleyen, ticaretini yapan veya tüketenler, peyzajlar, iklim, habitatlar, biyolojik çeşitlilik, hava ve su dahil ortak çevreyi korumalı ve bundan yararlanmalıdır.
Organik tarım ortak çevre ve yaşam fırsatlarına ilişkin adaleti sağlayan ilişkiler üzerine inşa edilmelidir. Adalet, hem insanlar arasında hem de diğer canlılarla ilişkilerinde paylaşılan dünyanın eşitliği, saygı, adalet ve idaresi ile karakterize edilir.
Bu ilke, organik tarımla uğraşanların insan ilişkilerini her düzeyde ve tüm taraflara -çiftçiler, işçiler, işleyiciler, distribütörler, tüccarlar ve tüketiciler- adaleti sağlayacak şekilde yürütmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Organik tarım, dahil olan herkese iyi bir yaşam kalitesi sağlamalı ve gıda egemenliğine ve yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunmalıdır. Yeterli miktarda kaliteli gıda ve diğer ürünler üretmeyi amaçlamaktadır. Bu ilke, hayvanlara fizyolojilerine, doğal davranışlarına ve refahlarına uygun yaşam koşulları ve fırsatlarının sağlanması gerektiği konusunda ısrar eder.
Üretim ve tüketim için kullanılan doğal ve çevresel kaynaklar, sosyal ve ekolojik olarak adil bir şekilde yönetilmeli ve gelecek nesiller için güven içinde tutulmalıdır. Adalet açık, eşitlikçi, gerçek çevresel ve sosyal maliyetleri hesaba katan üretim, dağıtım ve ticaret sistemlerini gerektirir.
Organik tarım mevcut ve gelecek nesillerin ve çevrenin sağlık ve refahını korumak için tedbirli ve sorumlu bir şekilde yönetilmelidir. Organik tarım, iç ve dış taleplere ve koşullara cevap veren canlı ve dinamik bir sistemdir. Organik tarım uygulayıcıları verimliliği ve üretkenliği artırabilir, ancak bu sağlık ve refahı tehlikeye atma riski taşımamalıdır. Sonuç olarak, yeni teknolojilerin değerlendirilmesi ve mevcut yöntemlerin gözden geçirilmesi gerekir. Ekosistemler ve tarım konusundaki eksik anlayış göz önüne alındığında, özen gösterilmelidir. Bu ilke, organik tarımda yönetim, geliştirme ve teknoloji seçimlerinde en önemli hususların önlem ve sorumluluk olduğunu belirtir.
Organik tarımın sağlıklı, güvenli ve ekolojik olarak sağlam olmasını sağlamak için bilim gereklidir. Ancak tek başına bilimsel bilgi yeterli değildir. Pratik deneyim, birikmiş bilgelik, geleneksel ve yerli bilgi, zamana göre test edilen geçerli çözümler sunar. Organik tarım, uygun teknolojileri benimseyerek ve genetik mühendisliği gibi öngörülemeyenleri reddederek önemli riskleri önlemelidir. Kararlar, şeffaf ve katılımcı süreçler yoluyla etkilenebilecek herkesin değerlerini ve ihtiyaçlarını yansıtmalıdır.