Hibrit Tohum, Yerli Tohum ve GDO’lu Tohum Nedir?
15-08-2021
22:22
ohum endüstrisi, dünyanın geleceğini belirleyen, kimilerine göre gelecekte savaşların en tehlikelisinin yaşanacağı endüstrilerden biri olacak sahalardan ilkidir. Çünkü tohum tarımın kalbidir ve tüm canlıları ilgilendirir. Ve en çok şu tohum tanımlamaları merak ediliyor. Standart tohum, hibrit tohum, yerli tohum, GDO'lu tohum nedir? Ayrımları nasıl nedir?
Tohum dediğimizde artık gündemimizde içinde kimyasallar ve biyo teknolojiler ile genetiği değiştirilmiş tohumlar tohumda tekelleşme ile suçlanan dev şirketler ve komplo teorileri olan bir gündem karşımıza çıkıyor.
Tohum üzerinde yapılan oynamaların tehlikesi herkesçe kabul olunan bir gerçektir. Kimliği belirlenmeyen, üzerindeki değişikliklerin insanların ve canlıların etkisi tespit edilemeyen tohumların yarattığı en büyük tehlike kanserdir. Bu bir toplumu tamamen ortadan kaldırabilir.
Tohum Çalışmaları Bir Korku İmparatorluğu Mu Yoksa İşin İçinde Gerçek Payı Da Var Mı?
Tohumlar konusunda bir bilgi kirliliği olduğuna dair şüphe yoktur. Ata, organik, hippi, tohum gibi kavramlar tam olarak bilinmiyor ve karıştırılıyor. Yerli atalık tohumu aslında aynı anlamda kullanıyoruz. Örneğin, domatesin, patatesin aslında anavatanı Amerika kıtasıdır. Gen merkezi olmasa da biyolojik anlamda bu iki tür bir merkez olarak Anadolu’yu yurt edinmiştir. Mesela ayaş domatesi sadece o bölgede ekildiği zaman o kalite de lezzet vermiştir. Yani o bölgeye has özellikler geliştirdiği zaman da o tohuma yerli veya yerel tohum tabirini kullanmaktayız.
Hibrit tohum aslında yüzyıllardır yapılan uygulamalar sonucunda elde edilen tohumlardır. Sadece çiftçilerin geleneksel olarak yaptığını, akademisyen ve mühendislerin daha profesyonel ve standardizasyon yöntemlerini kullanması ile ortaya çıkarılan tohumlardır. Burada genetik yapıyla GDO’lu gibi DNA düzeyinde bir laboratuvar oynaması gibi bir durum söz konusu değildir. Asırlardır bilinen yapay döllenme ve aşılama yöntemleri kullanır. kullanılmıştır. Hibrit tohum, kısır tohum mudur diye merak ederseniz. Temel olarak değildir. Hibrit tohumdan ekilen bitki tohum verir ama melez olduğu için tohum almaya kalktığınız zaman yine oluşturan anne ya da baba tohum alırsınız. Böyle bir hibrit tohum kullanımında çiftçilerimiz kendi yöntemleri ile üretim yaptığında standart kalitede bir ürün elde edip piyasaya sürememektedir. Yani tohum ticari değer elde edemez. Bu yüzden de çiftçilerimiz her yıl tohum şirketlerinden büyük masraflar ile o tohumu satın almak zorunda kalmaktadır.
Standart Tohum Nedir?
Hibrit tohumu anlatırken saf anne ve babadan melezlenir diye bahsetmiştik. İşte o saf anne ya da baba tohumunun kendisi olan standart tohumdur. Standart tohum kullanan çiftçi, ertesi yıl da kendi tohumunu çıkarıp ekebilir. Tohum şirketleri bu yüzden standart tohumu satmıyorlar çünkü standart tohum satarlarsa çiftçi onlara bağımlı olmayacaktır.
Organik Tohum Nedir?
Bir de organik tohum vardır. Organik tohum olarak bir tohumun isimlendirilmesi için o tohum üretilirken herhangi bir zirai zehir ve kimyasal gübre kullanılmaması gerekir. Organik sertifikalı tohum hibrit ya da standart tohum olabilir.
GDO’lu Tohum Nedir?
Tohum konusunda en bilinmez ve tereddüt duyulan konu ise GDO’lu tohumdur. GDO'lu tohum yani genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanıldığı tohumdur. GDO’lu gıda tüketiminin insan sağlığına etkileri kesin olarak bilinmemektedir. Ancak hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda GDO’lu gıda tüketmenin böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını işlevsiz hale getirdiği, kısırlığa sebep olduğunu, kan şekerini artırdığı bulunmuştur. Ülkemizde biyogüvenlik kanunu'na göre GDO’lu bitki ve hayvan üretimi ile GDO'lu ürünlerin çocuk ve bebek gıdalarında kullanılması yasaktır. Ancak ülkemizde dahi biyogüvenlik kurulu bugüne kadar GDO'lu 25 mısır ile 7 soya çeşidinin ithalatına sadece yem amaçlı kullanılmak üzere izin vermiştir. Fakat denetimlerin nasıl yapılacağı ise belirsizliğini korumaktadır. Ve bu GDO’lu yemlerle beslenen hayvanları insanların tüketmesi halinde ne gibi zararlı etkilere maruz kalıyoruz, halen bilemiyoruz.
GDO’lu ürün ve gıda karşıtları tohuma yapılan gen transferinin insan sağlığına ve çevreye zarar verebileceğini düşünüyorlar. Örneğin bir tohuma bebeklerde kansere yol açabilecek gen eklenebileceğini savunuyorlar. Biyoteknolojik uygulamaların yasal düzenlemelerle kontrol altına alınması da bu korkudan dolayı doğuyor. Artık gıda da bu tip oynamaları tespit etmek analiz ile mümkün olsa da zordur. Buna karşın GDO üretim teknolojisinin bitki hastalıklarına ve bitkilere zararlı haşerelere karşı dirençli, yüksek besin kalitesi gibi iyi karakterlerin oluşturulmasında yeni imkanlar sunduğu da bilinmektedir. Buna en sık veirlen örnek ise Afrika ve Güneydoğu Asya ülkelerinde yapılması düşünülen pirinç yetiştiriciliği çalışmalarıdır. Bu bölgelerde büyük çoğunluk pirince dayalı bir diyet ile beslenmektedir. Bu da yaklaşık 250 bin ila 500 Bin arasında çocukta A vitamini eksikliği gözükmesine sebep olmuştur.
Bu bölgelerde üretilen pirinçlerde GDO teknolojisi ile A vitamini sentezlenerek günlük A vitamini ihtiyacının bir kısmının golden pirinç adı verilen pirinçten karşılanması hedeflenmiştir. Fakat bölge ülkelerin hiç birinde endişelerden dolayı bu GDO’lu pirincin dikilmesine onay çıkmamıştır. Projeye karşı olanlar ilk olarak genetiği değişime uğramış böyle bir pirincin A vitamini sıkıntısını gidermeye yetmeyeceğini düşünmektedirler. Bunun yanında GDO endüstrisinin hayır işleri kisvesi altında halen kalkınma halindeki ülke pazarlarına sızmaya çalıştığını öne süren pek çok aktivist projeye karşı çıkmıştır.
İlk amaç ne kadar iyi sunuluyor olursa olsun GDO’lu ürünlerin ileriki dönemlerde insanlar üzerindeki olumsuz etkileri düşünmek gerekiyor. Geçmişte benzer bir devrim Yeşil Devrim veya Tarım Devrimi adı verilen hareket te insanları ikiye bölmüştü. Tarım Devrimi insan besin ihtiyacı için büyük bir gelişmeydi. Konvansiyonel tarımsal üretim dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamak için ortaya çıkarılmış bir hareketti. Tarımsal üretimde 1960 yıllarda tarım devrimi başlamıştır. Tarım devrimi savunan çevreler kıtlığa karşı bir çözüm olduğunu iddia ediyorlardı. Tarım üretiminde kimyasalların kullanılmasını savunuyorlardı. Bu programı savunalar tarımda kimyasal kullanımı ile tarımsal verimin arttığı ve en az bir milyar kişinin açlıktan kurtulduğunu iddia ediyordu. Fakat karşı tarafta yer alanlar ise zaten dünyada kıtlık olmadığını, sadece besine erişimin adaletsiz olduğunu savunuyor. Toprağa zarar verdiği gerekçesiyle kimyasallara karşı çıktı. Ki bu konuda çok haklılardı. Benzer durumda GDO’lu gıda üretimi için yaşanmaktadır.
Böcek ilaçlarını, yabani ot zehirlerini ve diğer kimyasalları kullanarak tarımı geliştirdi. Ama dünya üzerinde halen bir noktada milyarca insanın gıdaya yeterli erişimi yok. Yani açlık sorunu hala çözülebilmiş değil. Yeşil devrimi destekleyen vakıflar arasında bu hareketten milyarca dolar kar etti.
İşin ekonomi kısmının dışında bizleri ilgilendiren diğer bir mesele ise tohum paketleme meseledir. Eskiden çiftçi yerel tohumları ekiyor bir miktar ayırıp ertesi yıl tekrar ekiyordu. Endüstriyel çiftçilik ile bu değişti. Tohum şirketleri genetiğini değiştirerek ya da ayıklama yöntemi ile tohumlarını paketliyor. Paketlenen tohumlar telif hakları kapsamına alınıyor. Geçtiğimiz yıl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sertifikasız tohumların artık desteklemeyeceğini açıkladı.
TİGEM Genel Müdürü Mehmet Taşan, tohumun sertifikalı olmasının ülkenin tarımsal verimliliği ve tarımın güvenle sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşıdığını vurguluyor. Uzmanlar, gelişmiş ülkelerde sertifikalı tohumluk kullanımı yüzde 50’nin üzerinde iken, Türkiye'de bu oran yüzde 15 civarındadır diyor. Kalitesiz tohumlukla üstün verim almanın imkansız olduğunu, sertifikalı tohumla 125 ürün artışı sağladığını söylüyorlar. Şu an içinde bulunduğumuz durum ihtiyaçlarımıza göre şekilleniyor. İhracatçı hepsi aynı boyda parlak raf ömrü uzun ürün istiyor. Pazar buna uygun tohumla doluyor.
Bu kapsamda toplanmış 60 binden fazla tohum numunesi İzmir ve Ankara'daki gen bankalarında muhafaza ediliyor. Türkiye tohum gen bankası ise dünyanın üçüncü büyük tohum gen bankası durumundadır.