Organik Nedir? Organik Ürün Nedir?
Organik Kelimesinin Tanımı Nedir?
Organik kelimesinin sözlük anlamlarına baktığımızda iki anlamı olduğunu görülür. Bir tanesi yaşayan bir canlıdan türetilmiş, diğer anlamı ise yapay kimyasal veya kimyasal kullanılmadan üretilmiş ürün demektir. Organik terimi, canlılar veya ürünleri ile ilgili olan ve sentetik veya yapay olmayan her şeyi ifade eder. Bu sınıfa giren ve akla ilk gelen ürünler tabi ki organik tarım ve organik gıda ürünleri oluyor.
Organik Gıda Ürünleri
Organik, tarım ve gıda üretimi bağlamında, pestisitler ve gübreler gibi sentetik kimyasalların kullanımını içermeyen yöntemlerle üretilen ürünleri ifade eder. Organik tarım, çevresel olarak sürdürülebilir ve doğal ekosisteme saygılı bir şekilde gıda üretmeyi amaçlayan geleneksel tarıma sağlıklı bir alternatiftir. Toprağın ve suyun kirletilmeden tüm canlılara güvenli sağlık koşulu sunmak ekolojik tarımın hedefi olarak ifade edilebilir. Organik ürünler, geleneksel tarımda kullanılanlardan daha yüksek hayvan refahı standartları kullanılarak da üretilebilir. Organik ürünler, daha emek yoğun üretim yöntemleri gerektirdiklerinden, geleneksel olarak üretilen muadillerinden tipik olarak daha pahalıdır.
Organik kavramı sadece bir tanım değildir. Kavramın aynı zamanda bilimsel ve hukuki dayanakları ve zorunlulukları da bulunur. Bu nedenle bir ürünün "doğal, köy ürünü, katkı maddesi içermez, hormon içermez” gibi ibarelerle satılması organik olduğunu göstermez. Bir ürünün organik olarak üretilip pazarlanmasında Avrupa Birliği Organik Tarım Mevzuatı geçerlidir. Bu mevzuat doğrultusunda T.C Organik Tarım Kanunu ile Organik Tarım Yönetmeliği belirleyici yasal dayanaklardır. Bu düzenlemelerin dışında Tarım bakanlığı tarafından etkilendirilen Organik Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları çeşitli analizler yapmalıdır. Bu sayede tüm ürünlerin laboratuvar analizleri ve denetlemeleri yapılmış olacaktır. Aynı zamanda bu kuruluşlar tarafından sertifika da sunulması gerekmektedir.
Organik kelimesinin kullanılması ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti Organik Tarım Kanunu geçerlidir. Buna göre Organik Ekolojik ve Biyolojik kavramları aynı anlamı ifade eder. Ayrıca bu kavramların kısaltması olan Org, Bio ve Eko kavramları da aynı anlama gelmektedir.
Avrupa Birliği’nde de organik tarım ile ilgili farklı düzenlemeler yapılmıştır. Bunlardan birisi 24 Haziran 1991’de 2092/91 sayılı yönetmeliktir. Avrupa Birliği içerisindeki bu yönetmeliğe uygun olacak şekilde ülkemizde "Organik Tarım Kanunu” Resmi Gazetede yayınlanmıştır. 03.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren bu kanun kapsamında "Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” de 2005 yılında hazırlanmıştır.
• Organik Tarım Kanunu
• Organik Tarımın Esasları Ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik
Organik Ürün ve Hizmetler Neden Tercih Ediliyor?
Kişisel seçimlerimiz üretim biçimlerini ve ekonomiyi şekillendirir. Bu nedenle de insanlar yalnızca "ucuz ve dayanıklı ürünler” talep ettikçe geleneksel sistem de bu şekilde çalışmaya devam etmektedir. Ancak bu talepler başta insan sağlığını ve gezegenin geleceğini tehdit eder boyutlara ulaşması sebebi ile organik üretim ve bu üretim zincirini kapsayan hizmetler gün geçtikçe daha değer verilir olmaya başladı.
O yüzden, organik tarımın genel hedefi; doğal kaynaklara herhangi bir zarar vermeden canlıların sağlığını korumaya çalışmaktır. Ayrıca bu amaçla çevreyi korumak, doğayı geliştirmek ve tarımda sürekliliği sağlamak için çalışılır. Ayrıca bu üretim biçimi çalışanların menfaatlerini korumak için de oluşmuş bir felsefedir. Organik olarak üretilmiş ürünler bedenimizde gerekli olan doğal dengeyi sağlar. Vücudumuza canlılık oluşturur ve içeriği tamamı ile doğal bitkilerden üretilir. İçeriğinde saf ve organik özellikte olmayan herhangi bir madde bulundurmaz. Organik üretim insan sağlığına etkileri konusunda halen net cevaplar verilemediğinden dolayı genetiği değiştirilmiş organizma, yani GDO’lu ürünlerin kullanımını da felsefe olarak reddeder.
Organik Ürünler Güvenilir midir?
Belirttiğimiz gibi bir ürüne organik tabiri kullanılması yasal belirleyici yönetmelik ve kanunlara dayanır. Bir ürün üzerinde yer alan organik sertifika yasal standartlar çerçevesinde verilir. Ülkemizde organik sertifikası Avrupa Birliği standartları doğrultusunda düzenlenen Organik Tarım Kanunu’na göre verilir. Tarım Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş olan sertifika kuruluşları tarafından laboratuvar analizleri ve kontroller sonrasında belgelendirme yapılır. Bunun için ise şu adımların gerçekleştirilmesi gerekir:
- Üretim yapılan tarlada denetleme ve sertifikalandırma süreci,
- Çiftçi eğitimi, denetimi ve sertifikasyonu çalışmaları,
- Tarımda izlenebilirlik sisteminin oluşturulması,
- Kullanılan tohumların denetlenmesi ve sertifikalandırılması,
- Kullanılacak organik gübre ve diğer girdilerin denetlenmesi,
- Yetiştirilen ürünlerin kayıt altına alınması, denetlenmesi ve sertifikalandırılması,
- Üretilmiş olan ürünleri işleyen firmaların denetlenmesi ve sertifikasyon süreci,
- Ürünleri paketleme ve pazarlama işlemlerini yürüten firmaların denetlenmesi ve sertifikasyonu ile ilgili tüm süreçlerin tamamlanması gerekir.
Bu maddelerde de görüldüğü gibi bir ürüne organik tabiri kullanılabilmesi, organik sertifikası alabilmesi için organik tarım sürecinin tüm paydaşlarının denetlenmesi ile sağlanır. Denetleme ve kontrol mekanizması ürün güvenliği açısından oldukça önemlidir. Tüm bu denetim sürecine mümkün olup da hile ve art niyet karıştırılabilecek olsa dahi bu geleneksel alışagelen kontrolsüz üretim süreçleri ile pazarlara ulaştırılan ürünlerden çok daha sağlıklı bir süreçtir.
Önemli! Üründe Yasal Organik Sertifika Yoksa O Ürün Organik Olarak Üretilmemiştir!
Bu sebeple en azından şu kesindir ki, insan ve çevre sağlığı yönünden, organik üretim ile üretilmiş ve sertifikalandırılmış organik ürünler, geleneksel üretim ile üretilmiş tarım ve gıda ürünlerinden çok daha güvenilirdir.
Organik Ürünlerde Neden Fiyat Farkları Vardır?
Organik ürünler diğer ürünlere göre fiyat farkına sahiptir. Bunun oluşmasında ise farklı süreçlerin üretimde benimsenmesi temel etkendir. Ayrıca fiyat farklarının oluşmasına neden olan temel faktörler şu şekilde sıralanabilir:
- Organik üretim sürecinin daha özenli ve meşakkatli olması,
- Üretimde kimyasal tarım ilaçları kullanılmadığı için fire yüzdesinin yüksek olması ve bunun sonucunda verim ve ürün kaybı yaşanması,
- Organik üretimde kimyasal yabani ot zehirlerinin kullanımı yasak olduğu için yabani otların ayrıştırılmasının geleneksel üretime göre zor olması,
- Üretimde kullanılan doğal tohum nedeniyle verimin düşük olması ve organik tohum maliyetinin yüksek olması,
- Suni gübrelerin kullanılmaması nedeniyle verimin düşük olması ve organik gübrelerin yüksek maliyetli olması,
- Organik tarımın yapıldığı tarlalara traktör ve tarım araçları giremediği için işçilik maliyetinin yüksek olması,
- Organik tarım yapılacak olan tarlada öncesinde kimyasal ilaç kullanılmışsa 5 yıl süren bekleme süresi,
- Organik ürünlerin türet tüketimi düşük düzeyde olduğundan işletmelerin birim maliyetlerinin yüksek olması,
- Denetim ve sertifikalandırma süreçlerinde sertifika ücretinin ödenmesi fiyat farkları oluşturan temel nedenlerdir.
Ürünler arasında fiyat farkları olsa da organik üretim ürünleri daha sağlıklı seçimler olacaktır. Ancak organik tarımın gelişmesi için kişilerin tercihlerinin de yönlendirilmesi gerekmektedir.
Tarım Ve Orman Bakanlığı'nca Yetkilendirilmiş Organik Tarım Kontrol Ve Sertifikasyon Kuruluşları
Organik felsefesi yayıldıkça tarım ve gıda üretim alanının pek çok sahasında geleneksel üretime alternatif bir organik üretilen organik ürün yer almaya başlamıştır. Organik ürünler gamı, tarımsal, hayvansal, su ürünleri, tohum, fidan, gıda, vitamin ve katkı maddelerini de içermektedir. Bu ürünlerin işlenmesi, üretilmesi, pazarlanması ve ticarete konu olmasında sertifikasyon kuruluşlarından sözleşme yapmak gerekir. Organik üretim yapmaya karar veren özel ya da tüzel kişiler, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yetkilendirilen sertifikasyon kuruluşlarıyla sözleşme yapmalıdır. Herhangi bir sözleşme olmadan faaliyette bulunmaları mümkün değildir!
Organik Kavramının Sözlük Tanımı
Sözlük anlamı: Organik sözlük anlamı olarak canlı organizmalardan üretilmiş, demektir.
Günlük yaşamdaki anlamı: İçerisinde kullanılan ham maddelerin kimyasallar ve sentetikler kullanılmadan üretim işlemleri ile oluşturulan tüm ürünler.
Organik Tarım Nedir? Organik Tarım Nasıl Yapılır?
Organik tarım, doğal girdilerin kullanımını ve mahsul yetiştirmeye ve hayvan yetiştirmeye bütüncül bir yaklaşımı vurgulayan bir çiftçilik yöntemidir. Çevreyi koruma, doğal kaynakları koruma ve bitkilerin, hayvanların ve insanların sağlığını ve esenliğini geliştirme ilkelerine dayanır. Organik tarımda genellikle pestisitler, herbisitler ve gübreler gibi sentetik kimyasallar kullanılmamaktadır. Bunun yerine, organik çiftçiler haşere, yabani ot kontrolü için ve toprağı zenginleştirmek için doğal yöntemlere güvenir. Bu yöntemler, zararlıları kontrol etmek için ürün rotasyonu ve örtü bitkilerinin kullanılmasını, bitki ve minerallerden yapılan doğal böcek ilaçlarının uygulanmasını ve toprağı zenginleştirmek için gübre ve hayvan gübresinin kullanılmasını içerir.
Organik ürün, organik sertifikasına sahip olan tahıllar, sebzeler ya da meyveler konvansiyonel böcek öldürücüler kullanılmadan yetiştirilmelidir. Bu böcek öldürücüler arasında aldrin, DDT,endrin, hexachlorobenzene, mirex ve chlordane gibi kimyasallar bulunur. Bu böcek ilaçlarının hedefi dışındaki insanları ve geniş kitleleri etkilemesi nedeniyle pek çok tehlikesi bulunmaktadır. İnsanlardan pek çok hastalığa neden olabilmektedir. Özellikle de endokrin, bağışıklık ve sinir sistemi üzerinde etkili olur. Kansere, kısırlığa ya da sakat doğum gibi sorunlara neden olabilir. Ayrıca bu kimyasal maddeler doğada yer alan pek çok canlıya da zarar verir. Bu maddeler toprak ve doğada bozulmaksızın kalıcı olabilirler. Ayrıca bu kimyasalların toz ya da gaz formu yeraltında ya da yer üstünde bulunan sulara karışabilir. Bu nedenle de farklı ürünlere ve topraklara ulaşma ihtimali söz konusudur.
Kullanılan tüm kimyasallar biyolojik sistemleri içerisinde 70.000 kata kadar birikebilir. Zararlı etkileri ise yıllarca sürebilmektedir.
Organik çiftçiler aynı zamanda çiftliklerinde çeşitlilik içeren ve sağlıklı bir ekosistem oluşturmaya çalışırlar. Bu, vahşi yaşam için habitatın korunmasını, GDO'suz tohumların kullanılmasını ve gıda için yetiştirilen hayvanların sağlığını ve esenliğini korumayı içerir.
Organik tarım üretiminde kullanılması yasak olan kimyasallarda birisi de inorganik, sentetik gübrelerdir. Özellikle de içeriğinde fosfat bulunduran gübrelerin yoğun kullanımı insan sağlığını riske atar hale gelmiştir. Bu gübreler toprak içerisinde arsenik, kadminyum ve uranyum gibi maddelerin birikimine de neden olur. Bu maddeler bu topraklarda yetişien bu gıdaların tüketilmesi ile insan bedenine rahatlıkla ulaşır. Ayrıca bu gübrelerin üretimi ve taşınması sırasında doğaya zararlı etkileri vardır.
Organik tarım, son yıllarda daha fazla insanın çevresel olarak sürdürülebilir ve sosyal açıdan sorumlu bir şekilde üretilen gıdaları satın almaya ilgi duymasıyla popülaritesini artırdı. Gıdanın üretildiği ülkeye göre değişen çeşitli ulusal ve uluslararası standartlarla düzenlenir. Bir ürünün organik olarak etiketlenebilmesi için bu standartlara göre üretilmiş olması gerekmektedir.
Organik tarımda bunların dışında pek çok farklı gübre kullanılabilir. Genel olarak hayvan gübresi, mutfak atıkları, turba, atık su ve guano kullanılabilir. Ayrıca ev artıklarının beslemesi ile oluşan kurt karışımları olarak bilinen vermicompost grup gübreler de kullanılabilir.
Ayrıca organik sertifikasyona sahip olan ürünler tüketicilere ulaşmadan iyonize radyasyona maruz bırakılmamalıdır. Ayrıca hazırlanma esnasında renk vericiler, kıvam arttırıcılar ya da diğer sentetik katkı maddelerinin kullanılmaması gerekir.
Özellikle dünyada bazı ülkelerde genetik olarak modifiye edilmiş pek çok ürün organik kapsamdan çıkarılmış durumdadır.
Organik Gıdanın Anlamı ve Tarihi
Pratik bilgiler göz önünde bulundurulduğunda tarihin büyük kısmında tarım her zaman organik olarak yapılmıştır. Sadece 20. Yüzyıl boyunca geniş yelpazede ve çok sayıda yeni ürün organik olmayan yollarla üretilmiş ve piyasaya sunulmuştur. Organik gıda tarımı, 1940 yıllarında sanayi devrimine bağlı olarak gelişen tarımda sanayileşmeye karşı gündeme gelmiştir. Endüstriyel alanda, organik tarım Amerika Birleşik Devletleri’nde en bilinir olduğu noktaya 1950’li yıllarda ulaştı. 1960’lı yıllarda çevreciler tarafından önemsenen bir konu haline gelirken 1970’li yıllarda organik tarım için ulusal pazarlar geliştirilmeye başlandı.
Organik tarımla ilgilenen ilk tüketiciler tarım yapılırken yapay kimyasallar, yapay gübreler ve kimyasallar kullanılmamasına, gıdanın taze olmasına ve yeteri kadar üretilmesine dikkat etmişlerdir. Bu ilk tüketiciler gıdalarını doğrudan üreticiden satın almaya özen göstermişlerdir. Sonrasında "Üreticini bil, Tükettiğin gıdayı bil” sloganı yeni enstitülerin çıkışına olanak sağlamıştır. Organik tarım üzerine olan kişisel tanımlar ilk elden elde edilen deneyimlerle geliştirilmiştir. Bu deneyimlere örnek olarak; çiftçilerle konuşmak, üretim yapılan alanların durumlarını gidip görmek, üretim eylemlerini görerek fikir sahibi olmak verilebilir. Küçük tarım alanları ve çiftlikler sertifikalı veya sertifikasız olarak veya bireysel tüketicileri takip ederek organik tarımcılık ile sebze üretmişlerdir. Sağlıklı yemek dükkanları ve kooperatifler organik tarım ürünlerinin daha fazla alıcıya ulaşmasında rol oynamışlardır.
Organik tarım ürünlerine olan talep arttıkça süpermarket gibi kitle satışı yapan mağazalar üretici ile tüketici arasında aracı olarak seçilmemeye başlanmıştır. Organik tarım ürünlerini tüketici doğrudan üreticiyle iletişime geçerek almayı tercih etmiştir. Günümüzde çoğu gıda üreticisinin organik tarım adı altında çalışan bölümleri vardır. Buna rağmen büyük marketlerden alışveriş yapan tüketiciler için tükettikleri gıdanın gözlemlenmesi kolay değildir ve organik olarak etiketlenmiş ürünlere her zaman güvenilmesi zordur. Bu marketlerdeki ürünlerin organik olduğunun doğrulanması ve sağlanması için devlet düzenlemeleri ve düzenli aralıklarla yapılan teftişlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bugün Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Japonya ve çoğu diğer ülkelerde organik gıda üreticilerinin devlet tarafından belirlenmiş standartlara uygun özel bir sertifikaya sahip olması gerekmektedir. Organik olarak etiketlenen gıdalar uluslararası ticaret organizasyonları tarafından düzenlenen bu standartlar çerçevesinde üretilmektedirler. Üretilen gıdaların organik olarak tescillenebilmeleri için üretildikleri ülkelerin organik üretim standartlarına uyulmuş olunması gerekmektedir.
Bir Orünün Organik Olup Olmadığını Nasıl Anlayabiliriz?
Ülkemizde organik ürün konusu ile ilgili farkındalık oluşmadığından bu durum oldukça kötüye kullanılmaktadır.
Günümüzde pek çok ürünün paketinde %100 organik gibi bir ifade görebilirsiniz. Ancak organik sertifikasyon sürecine tabi olmayan bu ürünler organik sayılamaz. Pek çok firma ürünlerde bitkisel maddeler kullandıklarını ve doğadan elde ettiklerini belirtmektedirler. Ancak bu durum ürünün organik olması için yeterli olmaz.
Ayrıca pek çok firma ürünlerin üretiminde yardımcı olan kimyasal maddeleri de organik ürün yönetmeliğine uygun bir şekilde kullanmalıdır.
Günümüzde karşımıza çıkan hangi ürün olursa olsun tüm üretim süreçlerinin kontrol altında olması gerekir. Üretiminden paketlenmesine kadar her aşamada Organik standartların benimsenmesi ve yerleştirilmesi gerekir.
Uluslararası düzeydeki sertifikasyon kuruluşları bir ürüne organik ibaresi verebilmek için tüm aşılamalarını kontrol etmekte, denetlemekte ve analizlerden geçirmektedir. Bu süreçlerin ardından ürün sertifika belgesini almaya hak kazanır.
Bir tüketici organik ürün alırken ürünün paketinde yer alan organik ibaresinin ve sertifika numarasının yazılı olduğu etiketi bulmalıdır.
Organik Kozmetik Ürünlerin Aciliyeti
Kozmetik ürünler insanların günlük yaşamdaki önemli alışkanlıklardan biridir. Ortalama olarak insanlar günde bir ya da birkaç kozmetik ürünü kullanmaktadır. Bu ürünlere örnek olarak diş macunu, parfüm, deodorant, sabun, makyaj malzemesi, saç bakım ürünü, traş köpüğü, kremler ve diğer bakım ürünleri sayılabilir.
Pek çok insan bu kozmetik ürünlerde herhangi bir zarar görmediğini düşünür. Ancak yapılan pek çok araştırma bu ürünlerin uzun süreli kullanımının pek çok hastalığa neden olabileceğini göstermektedir.
Günümüzde pek çok sabun, deterjan ve şampuan markası paketlerinde organik ibaresine yer vermektedir. Ancak bu ürünlerin pek çoğunun organik standartlara uygun olmadığını belirtmek gerekir.
Herhangi bir kozmetik ürün organik kividen ya da Aloe veradan üretilmiş olabilir. Ancak bu ürünlerin üretiminde onaylanmamış kimyasallar kullanılıyorsa organik olma özelliğini yitirmektedir. Bu nedenle sadece kullanılan hammaddesi değil kullanılan ilaçlar ve gübreler de organik olma konusunda önemlidir.
Günümüzde pek çok kozmetik üründe hedeflenen etkiyi göstermesi için farklı ham maddelere yer verilmekte ve sentetik katkı maddeleri kullanılmaktadır. Bu nedenle de pek çok ürünün organik olmadığını görebiliriz.
Örnek olarak şampuanlarda ve sabunlarda zengin köpüğün oluşması için farklı kimyasal maddeler tercih ediliyor. Ayrıca kokusu için ve uzun durak ömrünün olması için sentetik kimyasallar kullanılabiliyor. Kozmetik ürünlerin içerisinde kullanılan nemlendirici maddeler ise jelatine benzer bir yapıda olan petrolatum gibi kimyasal maddeler içerebilir. Ayrıca krem gibi kozmetik ürünlerde yumuşaklık hissini vermesi için silikon bazlı dimethicone maddesine yer veriliyor.
Ayrıca kozmetik ürünlerde yer alan koruyucu, antioksidan, farmasatik ajan, polimer boya ve koku maddeleri sentetik bazlı maddelerle sağlanmaktadır. Bu maddeler genel olarak homojen bir ürün ortaya çıkarılmasına katkı sağlar. Ancak ortaya çıkan ürün asla organik kapsamında değildir.
Kozmetik ürünleri de kullanılan Bu maddelerin cilt yüzeyine uzun süreli teması farklı hastalıklara yol açabilir. Cilt üzerinde olumsuz etkiler, kanser türleri, astım ve alerji geliştirebilir. Bu sonuçlar son dönemde pek çok sağlık kuruluşu ve tüketici organı tarafından ortaya çıkarılmıştır.
Günümüz koşullarında organik ürünler ham maddelerin ve diğer tüm sürecin denetimi sonrasında onay almaktadır. Özellikle son dönemde insan cildine zarar vermeyen organik kozmetik ürünlerin kullanımı öne çıkmıştır.
Organik Sertifikasyon Kriterleri
Sertifikasyon işlemi organik besinler ve tarım ürünlerinin belgelendirilmesi sürecine denir. Ülkeler arasında bazı farklılıklar olsa da genel olarak sertifikasyon kriterleri şu şekildedir:
- Organik üretimde sentetik kimyasalların kullanılmasını engellemesi (gübre, böcek öldürücü, antibiyotik, katkı maddesi),
- Tarım alanlarında kimyasal kullanılmadan işlenme,
- Tarihsel sıralamaya doğrultusunda üretimlerin ve satışların kayıt altına alınması,
- Sertifikaya sahip ürünlerle sertifikalandırılmamış ürünlerin fiziksel olarak farklı konumlandırılması,
- Tarım ve hayvancılık yapılan alanların belirli sürelerce sertifikasyon kuruluşları tarafından denetlenmesi kriterleri bulunur.
Dünyada bazı ülkeler içerisinde sertifika işlemleri yalnızca devlet organları tarafından yürütülmektedir. Ayrıca ürünlerde Organik iradesinin kullanımı kesin kriterlerle ortaya konulmuştur.
Ayrıca sertifikaya sahip olan organik ürünlerin sertifikasız diğer ürünlerin tabi olduğu kurallara uyması da gerekmektedir.
Dünyadaki Gelişmeler
Günümüzde organik üretimi biçimi pek çok ülkede teşvik edilmektedir. Özellikle de Avrupa Birliği, Amerika, Japonya ve Avustralya gibi ülkelerde üreticiler, organik ürünleri pazarlamak için Organik Sertifikasyon sürecine tabi tutulur.
Eski dönemde organik üretim oldukça kısıtlı alanlarda yapılırken günümüzde oldukça yaygın bir şekilde üretimi yapılmaktadır. Aynı zamanda bu ürünlere olan ilgi de yüksek bir düzeye ulaşmıştır. Amerika’dan örnek vermek gerekirse konvansiyonel gıda pazarında yıllık bazda %2-3 düzeyinde bir artış söz konusudur. Organik gıda pazarında ise yıllık bazda %17-20 düzeyinde bir büyüme söz konusudur. Ayrıca organik gıda pazarına sürekli yeni firma ve işletmeler de dahil olmaktadır.
Bir gıda ürünü tüketiciye ulaştığı zaman organik olup olmadığı yalnızca üzerinde bulunan organik sertifikası ile anlaşılır.
Organik Ve Sentetik Ürünler Arasındaki Önemli Farklılıklar
Son dönemde sağlıklı gıdaya erişmek ve sağlıklı olmak oldukça giderek daha zorlaşır oldu. Gelişen teknoloji ise hayatımıza etkisi tam olarak bilinmeyen kimyasalları da sokmaya devam ediyor. Üstelik bu kimyasallar neredeyse karşımıza çıkan her tüketim ürününde bulunuyor. Ancak bu yaygınlık yaşam kalitemizi ve sağlığımızı oldukça olumsuz bir biçimde etkilemektedir.
Bedenimize toksin olarak da bilinen yabancı maddeler girdiği zaman bunların bir kısmı doğal yollarla atılabilir. Ancak bir kısmı bedenden atılamaz. Bedenimiz ise savunma mekanizmasını devreye sokarak bu maddeleri yağla birlikte sararak zararsız hale getirmeye çalışır. Bu durum ise zamanla depolanan yağ miktarında artışa neden olmaktadır.
Sentetik Ürünlerin Zaman İçersinde İnsan Vücuduna Olan Zararları
Modern yaşam hayatın her alanında karşımıza sentetik kimyasallar çıkarmaktadır. İnsan vücudunda pek çok farklı kimyasal bulunuyor. Ancak bu tür sentetik kimyasallar bedende farklı hasar ve hastalık oluşturabiliyor.
İngiltere’den örnek verilecek olursa tescil edilen 30 bin üstünde kimyasal bulunur. Bu kimyasallar çoğu zaman hayatımızı kolaylaştırıyor olabilir. Bazıları ise hayatımızı daha güvenli hale getirebilir. Ancak sentetik kimyasallar bizi nasıl etkiliyor?
Tüketiciler yıllık olarak İngiltere’de güzellik ve bakım ürünlerine 6.4 milyar sterlin harcama yapmaktadır. Alınan bu ürünlerin bedenimize olan olumsuz etkileri ise daha çok aydınlatılmış da değildir. Güzellik ve bakım endüstrisi kendisini doğal ve saf olarak göstermeye çalışsa da bu çalışmalar için harcadıkları 600 milyon sterlin oldukça düşündürücü olabiliyor.
Dünya Doğal Hayatı Koruma Derneği (WWF) toksik maddelerin insan sağlığına çok ciddi sorunlar yarattığını belirtir. Özellikle de hormon dengesinde toksik kimyasalların ciddi zararları olduğunu ortaya konmuştur.
Kullanılan bazı parfümlerin yaklaşık olarak %20’si organik bir yapıdadır. Ancak hayatımızdaki diğer parfüm, deodorant, deterjan, temizlik malzemeleri, mumlar ve diğer maddeler yüksek oranda sentetik özellik gösteriyor. Ayrıca çoğunluğunda petrol bazlı koku vericilere yer verilmektedir.
Bu maddeler sadece burun ve akciğer aracılığıyla da değil cilt ve besinler yoluyla de bedenimize taşınır. Ayrıca bu maddelerin pek çoğu anne sütünde, kanda ve idrarda da bulunmuştur.
Gerçek anlamda pek çok parfüm üreticisi firma sentetik kokulardan kozmetik parfümlerden daha yüksek oranda gelir elde ediyor.
Kozmetikler içerisinde pek çok alerjik hastalığı etkileyen sentetik koku maddeleri bulunabiliyor. Ayrıca yapılan pek çok klinik deneylerin sonucunda dikkat eksikliğine, depresyona, hiper tansiyon, üreme sorunlarına ve kalp ritim bozukluğuna neden olabileceği sonuçları açıklanmıştır.
2022’de İsveç’te bir klinik araştırma yürütülmüştür. Bu araştırma kapsamında diş macunu, sabun, şampuan ve temizlik maddelerinde bulunan Triclosan maddesinin anne sütünde yüksek konsantrasyon düzeylerinde bulunduğu görülmüştür.
2003’te Avrupa Birliği tarafından 2 farklı Pthalate maddesinin kozmetik endüstrisinde kullanılması yasaklanmıştır. Bu maddelerin insan vücudunda östrojen hormonuna benzer bir şekilde hareket ettikleri gözlenmiştir. Bu nedenle de erkeklerde testis sorunlarına, bebeklerin doğum hastalıklarına ve kanser türlerine neden olabileceği araştırma konusu haline gelmiştir.
Klinik pek çok araştırma sonucu göğüs kanseri hastalarının doku testleri içinde Parabenler görülmüştür. Paraben ise deodorant endüstrinde sıklıkla kullanılan bir maddedir. Bu maddelerin kesin bir şekilde bu hastalıklara yol açtığı bilinmese de pek çok ülke bu ürünlerin kullanımı ile ilgili kısıtlamalar ortaya koymuştur.
İngiltere’de Sağlık Bakanlığı 2005 yılında bir yönetmelik yayımlamıştır. Buna göre bazı tehlikeli sentetik maddelerin kozmetik ürünler içerisinde kullanılması yasaklanmıştır.
Sonuç Olarak;
Organik Ürün Tüketmek Gerekli Mi?
Geleneksel olarak yetiştirilen ürünlere kıyasla organik ürünlerin faydaları hakkında devam eden bir tartışma var. Bazı insanlar organik ürünlerin daha besleyici ve çevre için daha iyi olduğuna inanırken, diğerleri farklılıkların çok az olduğunu düşünüyor. İşte dikkate alınması gereken birkaç nokta:
Organik ürünler, çevreye ve insan sağlığına daha az zararlı olabilecek sentetik böcek ilaçları ve gübreler kullanılmadan yetiştirilmektedir.
Organik tarım uygulamaları toprak sağlığı ve biyolojik çeşitlilik için daha iyi olabilir.
Organik ve geleneksel olarak yetiştirilen ürünlerin besin içeriği hakkında karışık kanıtlar vardır. Bazı araştırmalar, organik ürünlerin belirli besin maddelerinin daha yüksek seviyelerine sahip olduğunu bulurken, diğerleri önemli bir fark bulamadı.
Organik ürünler, geleneksel olarak yetiştirilen ürünlerden daha pahalı olabilir.
Sonuç olarak, organik ürünleri tüketme kararı kişiseldir ve değerlerinize ve önceliklerinize bağlı olabilir. Bazı insanlar potansiyel sağlık ve çevresel faydalar için organik ürünleri tüketmeyi tercih ederken, diğerleri tat veya maliyet gibi diğer faktörlere öncelik verebilir.
Yine de kaygıları destekleyen sonuçlar sebebi ile özellikle son 20 yılda insanların organik gıda ürünlerine duyduğu ilgi artış gösterdi. Çoğu insan organik gıda ürünlerinin daha güvenli, daha sağlıklı ve daha güzel bir tada sahip olduğunu savunuyor. Aynı zamanda hayvanların sağlığına ve çevreye olumlu etkileri olduğunu düşünen bir kesim de bulunmaktadır.
OrganikSitem.com organik ürün satışı konusunda da bu standartlara uyan ürünleri satışa sunmaktadır. Ancak organik ürün yetiştiriciliği sertifikasyonlarını tamamlamış resmi olarak organik olduğu ilan edilmiş ve organik ürün paketleme sertifikası olan tesislerde paketlenmiş ürünler OrganikSitem.com da yer alabilir. Sizde böylece sağlıklı bir hayat için içinize kuşku düşmeden güvenilir organik ürün satın almak için OrganikSitem.com’u rahatlıkla tercih edebilirsiniz.